Satürn oğlaktan ayrılıp kova burcuna geçti . 23 Mart-12 Mayıs 2020’ye kadar Satürn kova burcunda seyahat edecek. Daha sonra 2 Temmuz 2020’ye kadar kova burcunda Retro hareketine devam edecek. Bu süreçte 2020 ve sonrasının yani kova çağında olacakların fragmanını izleyeceğiz.
Daha sonra 2 temmuz-17 aralık tarihlerinde oğlak burcunda seyahatine devam edecek olan Satürn bizi bu defa siyasi olaylarla, ekonomiyle, savaşlarla sarsmaya devam edecek. Koronayla bölünen gündem tekrar bu defa daha belirgin şekilde kendini gösterecek.
Artık otoriteler modernliği, toplumsallığı, bilimi, dijitalleşmeyi, biz bilincini aktarmak durumda kalacak ve dünya düzeni de buna göre tekrar şekillenmeye başlayacak.
Satürn kovadayken bizlerden istediği şey, hümanist olmak, var olan düzene ve değişime uyum sağlayabilmek, sorumluluk bilinci yüksek ve biz olmamızı isteyecektir. Bilime, teknolojiye ve gelişmeye açık olmamızı isteyecek ve bizden aslında (kovayı Uranüs yönetir ve üst aklı sembolize eder) hepimizin bilincinin yükselmesini istiyor. Dürüst olmamız, adaletli olmamız gerekiyor. Eğer olamıyorsak şuan tüm dünyanın deneyimlediği ve şuanda tüm insanlığın ortak sıkıntısı olan Koronayla bize bunu deneyimletiyor.
Artık çok güçlü olmak, ya da katı düşüncelere sahip olmak, uyumlu olamayanlar, dik kafalılık, uyumlu olmayı seçmemek, her şeyin en iyisini bilirimciler, bencilce zarar verebilenler kova döneminde çok zorlanacaklardır. Korona bize ne diyor? Herkes bunu sorgulamaya başladı. Öncelikle bizi evlerimize kapattı ve kendimizden o kadar çok uzaklaştırdı ki hayat şartları kendi özümüze yaklaşmamız için bizi kısıtlıyor, evimize hapsediyor.
Doğaya verdiğimiz zarar, hayvanlara verdiğimiz zarar, insanların birbirine sevgi ve saygı ilkelerini yani aslında yaratılış gayemizden uzak davranışlarımızla zalimleştiğini gösteriyor. Ve diyor ki ben sizde statüye bakmam, güçlü zayıf ayırt etmem , önemli olan toplumu düşünen bencil olmayan bireylerden oluşan, bilimin daha ön planda olacağı, daha zeki ve duyarlı insanlardan oluşan toplumların yer alacağı yeni bir dönem oluşturuyorum.
Ya bu zamana ayak uydurur, misal korona bana bulaşmaz ya deyip, aslında bağışıklığı güçlü olsa da, taşıyıcı olup etrafındaki insanlara bulaştırıp hastalanmalarına sebep olabileceğini hatta ölümlerine sebep olabileceğini düşünmenizi istiyorum diyor.
Bu daha fragman. Felaket tellallığı diyebilirsiniz ama bizler insan olamadıkça, insanı insan yapan asıl özümüze yaklaşmadıkça şartlar zorlayacak. Zaten insanlar var olan sistem yüzünden herkes doyumsuz, en güçlü ben olmalıyım, en iyisi benim olmalıyım diye her şey mübah diyen ama ruhsal bunalımlar, psikolojik sorunlar yaşayan topluluklar haline dönüştük.
Bu ruhsal bunalımlardan çıkmanın tek bir yolu var o da insan olduğunuzu kabul etmek ve etik değerlere göre olgun insanlar gibi hayatını yaşamak. Tercih etmedikçe ki "gökyüzü bize bunu uygulamayacağımızı söylüyor", hep beraber daha da ağır sınavlara tabii olacağız.
Biliyorum ki bu bilince çıkmak için şuanda sistem tarafından uygulanan yöntem; evde inziva yapmamız. Kendimizle ne kadar baş başa kalabiliyoruz? Kendimize ne kadar katlanabiliyoruz? Kendimizi öncelikle tanımak sonra kabullenip artık olgun bir birey olduğumuzda, toplumu da düşünebilen insanlar olacağız.
Şuan evlerden çalışma sistemi geliyor, teknoloji bizim artık yaşamımızın daha da içine giriyor, dışarı çıkıp yaşayamadığımız için her şeyi internet üzerinden gerçekleştirmek zorunda olduğumuz yani bir taraftan teknolojiye bağlı bir hayat sunarken, ortak biz bilincini de aşılayan dünyanın ortak sıkıntısını bize veriyor. Ve doğadan uzak kaldığımız için doğanın kıymetini anlayabileceğimiz, sevdiklerimizin değerini anlayacağımız, sağlığın her şeyden öte olduğunu anlayıp aslında şükretmemiz gerektiğini anlayacağız.
DİLARA YILDIZHAN
Comments